şimdi yalnız değildi. kızın sorularına karşın, cevapları bilmiyormuş gibi cümleler sarf etti.
şimdi yalnız değildi. önemli olan da buydu.
başkaldıran olarak, sürgün olarak yaratılmış toprakları gezecekti. yabancı olduğu bu toprakları...
kız da ona eşlik etmek durumundaydı. onun da mükafatı bu olacaktı. belki de cezası...
"nereden geldiğimi bilmiyorsun ve belki de hiç bilmeyeceksin. sana söyleyebileceğim, şimdi berabersek bir amaç uğruna beraberiz. sen de bundan böyle benimle geleceksin ve yabancısı olduğum bu topraklarda bana yol göstereceksin."
28 Eylül 2009 Pazartesi
26 Eylül 2009 Cumartesi
(bir başka) engel
ne bir son, ne de bir başlangıç olabilir ölüm. olsa olsa benliğimizin şahit olacaklarının tam orta yerinde duran bir engel olabilir.
her birimizin bir gün üstünden atlayacağı...
her birimizin bir gün üstünden atlayacağı...
Etiketler:
55 fiction,
edebiyat,
kısa,
minimal,
orhun kayaalp,
öykü
13 Eylül 2009 Pazar
gerçek
"öyle günlerdi ki, hiç kimseyi sevemezdim." dedi kız.
"hayır" dedi çocuk... "sen, bir beni sevmeyi beceremedin."
"hayır" dedi çocuk... "sen, bir beni sevmeyi beceremedin."
Etiketler:
55 fiction,
edebiyat,
kısa,
minimal,
orhun kayaalp,
öykü
11 Eylül 2009 Cuma
kaçınılmaz olan
8.848 metre tırmansan da, 10.924 metre dibe batsan da...
yolun sonu üzerine bastığın toprağın hepi topu iki metre altında...
yolun sonu üzerine bastığın toprağın hepi topu iki metre altında...
Etiketler:
55 fiction,
edebiyat,
kısa,
minimal,
orhun kayaalp,
öykü
düşmüş olanın azabı -2-
kutsal olduğu zamanlardan defalarca kez güçsüz düşmüş olarak, kendisini yadırgamayacak olanı bulana dek yürüdü.
tanrı, dünya'ya terk ettiklerini yalnız bırakmazdı.
o da yalnız değildi ve nihayetinde kendini yadırgamayacak olana rastlamıştı. genç bir kızdı... belki görevlendirildiğinden, belki de sadece acıdığından ona yardım etti.
omuzlarındaki yaraları sildi. üzerine geçirmesi için giysiler verdi. şimdi, bu giysiler içerisinde diğer insanlardan bir farkı kalmamıştı.
iyi değildi, kötü de... mutlu değildi, hüzünlü de...
sadece şaşkındı. en başında üstünlüğünü kabul ettiği varlıklar arasındaydı.
genç kız, ilk başları hariç ona hiç soru sormadı.
tanrı, dünya'ya terk ettiklerini yalnız bırakmazdı.
o da yalnız değildi ve nihayetinde kendini yadırgamayacak olana rastlamıştı. genç bir kızdı... belki görevlendirildiğinden, belki de sadece acıdığından ona yardım etti.
omuzlarındaki yaraları sildi. üzerine geçirmesi için giysiler verdi. şimdi, bu giysiler içerisinde diğer insanlardan bir farkı kalmamıştı.
iyi değildi, kötü de... mutlu değildi, hüzünlü de...
sadece şaşkındı. en başında üstünlüğünü kabul ettiği varlıklar arasındaydı.
genç kız, ilk başları hariç ona hiç soru sormadı.
4 Eylül 2009 Cuma
hatalar
nilüfer yapraklarının birinden diğerine sıçrayan bir kurbağa gibi çabalamıştı bu batağa saplanmamak için. onca çabasına rağmen, ilk hatasında kendini bu batağın dibinde buldu.
"belki de bazıları için kaçınılmazdır dibe vurmak, bazıları için en yukarıda olmanın olduğu gibi." diye kendini avuttu, yaşamaya devam edebilmek için.
"belki de bazıları için kaçınılmazdır dibe vurmak, bazıları için en yukarıda olmanın olduğu gibi." diye kendini avuttu, yaşamaya devam edebilmek için.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)