2 Aralık 2012 Pazar

adsız -14-

"sürekli kazanmaya ihtiyacım yok. yalnızca elzem olduğunda kazanayım kâfi." dedi. içtikleri çaydı, mevzu niçin bu kadar derinleşti anlamadı kadın. adam lafını sürdürdü:

"bunun dışında hayatın getireceklerine herhangi bir itirazım yok.

kaçak dövüşmeyelim, yeter."

24 Kasım 2012 Cumartesi

akıl tutulması

dar ve dik merdivenlerden tırmandı. evinin kapısı, sabah çıktığı kapıdan farklı görünüyordu.

kapıyı açtı. gözünün gördüklerini, zihninin işlemesi bir hayli zaman aldı.

3 Eylül 2012 Pazartesi

7 Ağustos 2012 Salı

küçük şehir

herkes birbirini tanır, meseleler illa ki tatlıya bağlanırdı.

yine de orada bile kötü şeyler gelirdi insanların başlarına.

7 Nisan 2012 Cumartesi

bildik hikaye


görüp görebileceğim en güzel surete bakmaktaydım. sesin geldiği yöne döndüm: "nasıl oldu da beraber olmaya başladınız?"

güldüm: "epey bildik bir hikaye vardır ya, "adam kadını sever kadın adamı reddeder...", diye. sonrasında zaten o ya da bu şekilde sonsuza dek mutlu yaşayacaktık. insan bir noktadan sonra ayrı ayrı mutlu yaşamaktansa, beraber mutlu yaşamayı tercih ediyor."

3 Nisan 2012 Salı

orantısız güç

kendisini yakalamak için elini uzatan adamın bileğini kavrayıp kendine doğru çekti, diğer eliyle dirseğine var gücüyle vurdu. adam kırılıp derisinden çıkan kemiğinin acısıyla yere düştü. diğerleri bir an için geri çekildi, sonra hep birden yüklendiler.

onca insanın ağırlığı altında ezilirken aklında yalnızca sorguda göreceği işkence vardı.

30 Mart 2012 Cuma

adsız -13-

nefesleri birbirine karıştıkça bedenlerinin ısısı artıyordu. birbirlerine dokunamaz olduklarında durdular. şimdi yalnızca soluk alışverişlerinin sesi vardı odada.

bir, iki; bir, iki; bir, iki...

26 Mart 2012 Pazartesi

adsız -12-

"zaman," dedi, "etrafımdan dolanıp akıyordu. bense tam burada, zamanın dışında, hayatıma girmiş ve çıkmış her insanın izlerine bakıyordum.".

bakıyordu, fakat görüyor muydu bilmiyorum:

"hiç yaşamasaydım ne olurdu?"

15 Mart 2012 Perşembe

adsız -11-

sendelediğini gördüm ve koluna girdim. ancak ne ben, ne de gururu onu geçmiş görkemli günlerinin ağırlığı altında ezilmekten kurtaramadı.

bana bakıp gülümsedi, fakat gördüğü ben değildim.

9 Mart 2012 Cuma

kara mizah

bütün salon kahkahalarla gülüyordu. tabi o da...

birkaç saniye gecikmeyle de olsa ben de gülmeye başladım. gözlerimin yaşardığını gördü. gülmekten ağladığımı sandı. oysaki alenen ağlıyordum.

5 Mart 2012 Pazartesi

bamya

telaşlıydı. sinirliydi. "bamya sever misin?" diye sordu, üçüncü kepçeyi tabağıma boca ederken. "severim." dedim.

o günden beri, sanki "seni sevmiyorum" der gibi olmasından korktuğum için söyleyemiyorum bamyayı sevmediğimi.

2 Mart 2012 Cuma

adsız -10-

yıllar sonra evime döndüğümde, zamanlamamın harika olduğunu fark ettim.

ayrılmama sebep olan herkes ölmüş, her şey de kül olmuştu.

28 Şubat 2012 Salı

bir tuhaf adam -2-

kötü sözlerle bir sorunu yoktu; fakat bir iltifat karşısında ne yapacağını bilemezdi.

25 Şubat 2012 Cumartesi

felaket

"sakin ol." diye tembihledi kendi kendine, "heyecana kapılman, hiç hayra alamet değil."...

sahip olduğu zariflikten bihaber kadının, tüm güzelliğiyle gelişini gördüğü anda, nasıl bir felakete doğru koşar adım gittiğini anladı.

gülümsedi.

22 Şubat 2012 Çarşamba

bir tuhaf adam

eve iş getirmez, işten başka yere gitmez, yine de varlığının farkında olan var mı merak ederdi.

kendisinin farkında olmadığı yokluğunu; hiç kimse hissetmezdi.

20 Şubat 2012 Pazartesi

kurt

doğu yakasında bir şehrin silüetine uyanılır, gri bir gökyüzünden düşen yağmur damlalarının ıslattığı camdan gözüken...

ve radyoda henüz kendini vurmamış bir adam şarkı söyler: "...i'm going where the cold wind blows..."

23 Ocak 2012 Pazartesi

tirad

bir adam, sahnede, spotun altında... gözleri karanlıkta bir noktaya sabit bakmakta:

"etten vücutlar delinir, en sert kemikler ezilir... ve fakat ölümsüz olan ruhum, sonsuza dek esirindir."

söylenenlerin tek bir kelimesini dahi anlamayan bu aptal güruhun başlattığı alkış gök gürültüsü bir tanesi ayağa kalkana kadar devam etti.